geçmek

geçmek
geçmek <-er>
1. v/i Zeit vergehen; Geld usw gelten, gültig sein; Kleider in Mode sein; Krankheit übertragen werden, vorkommen; Wort Eindruck machen, etwas gelten; Schüler versetzt werden; Vokal in einem Wort usw vorkommen;
saat dokuzu geçiyor es ist nach neun (Uhr);
geçti Mode usw ist vorbei; Schnupfen usw fam ist weg;
geç! oder geç efendim! lassen wir das, sprechen wir nicht davon!
2. (-den) gehen, fahren; vorbeigehen (an D); Grenze verlaufen; Verkehrsmittel fahren, (über A, z.B. Eskişehir); fig verzichten (auf A), aufgeben (A); nicht rechnen (auf A); Prüfung bestehen;
köprüden geçmek über die Brücke gehen;
muayeneden geçmek untersucht werden;
benden geçti ich bin zu alt dafür
3. (-e) in ein Haus umziehen; sich setzen (in einen anderen Sessel), den Platz wechseln; fig jemanden beeindrucken; die Direktion, Leitung übernehmen; Krankheit jemanden anstecken; ansteckend sein; fig zu einer Methode übergehen; zur Abstimmung schreiten
4. (-i) Fahrzeug überholen; Person jemanden übertreffen; Grenze überschreiten; Thema übergehen, nicht berühren, (beiseite) lassen
5. (-i -den) beibringen (jemandem etwas)
6. (-i -e) jemanden bei jemandem schlecht machen
7. (-den -e) fig übergehen (von D zu D);
düşman tarafına geçmek zum Feinde überlaufen;
ona babasından geçti … hat er/sie vom Vater (geerbt)

Türkçe-Almanca sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:

  • geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • transa geçmek (veya girmek) — kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçmek O garip bir transa girmişti; beni konuşturmak, nasıl aşağılık duygusu içinde kıvrandığımı işitmek istiyordu. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • transit geçmek — 1) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek 2) mal gümrüksüz geçmek 3) argo sürücü, trafik kurallarına uymamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ileri geçmek — 1) öne geçmek 2) üstün bir makama geçmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aylığa geçmek — 1) çalışması karşılığı olarak her ay belirli bir para alınacak bir işe başlamak, maaşa geçmek 2) gündelikten veya ücretten kadroya geçmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meskût geçmek — söylemeden geçmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • teğet geçmek — 1) yakınından geçmek 2) mec. bir konuya üstünkörü dokunmak Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yalayıp geçmek — rüzgâr, dalga vb. sıyırarak, dokunarak hızla geçmek Komşu köşklerden kopup gelen fasulye kokulu bir rüzgâr yüzümüzü yalayıp geçti. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zikri geçmek — anılmak, adı geçmek Dün sizin zikriniz geçti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • basıp geçmek — 1) önde gideni geçmek Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı. M. Ş. Esendal 2) önem vermeyerek uğramamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • faaliyete geçmek — 1) çalışmaya başlamak, çalışır duruma geçmek, işlemeye başlamak 2) işler duruma gelmek, etkin duruma gelmek Bir siyasi grup, başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”